28 Şubat 2011 Pazartesi

THE KING'S SPEECH

Geçtiğimiz gece oskar ödülleri sahiplerini buldu.Beklenildiği gibi bu film ödülleri topladı.En iyi film,en iyi yönetmen,en iyi erkek oyuncu ve en iyi orjinal senaryo ödülleri The King's Speech in oldu.Bence haketti de,zaten bekleniyordu.Neyse çok da bir önemi yok aslında bence.Sonuçta herbirimizin ayrı ayrı değerlendirme kriterlerimiz var.En güzeli izleyip karar vermek.

Filme geçeyim hemen lafı uzatmadan,ki açılınca bi daha toparlayamıyorum.

Filimin adını türkçeye ''Zoraki Kral'' olarak çevirmişler,kulağa sanki bi çizgi film ya da komedi filmi gibi geliyor. Öyle değil tabi. Durum traji-komik.İngiltere tahtının varisi kekeme.İngilteredeki katı kuralları olan rituelleri düşününce kabul edilebilir gözükmüyor bu durum.Hoca tutuluyor kendisine,düzeltmek için,hoca da Karayip Korsanlarından tanıdık.Kaptan Barbosa.O da gayet iyi oynamış,en iyi yardımcı erkek oyuncu adayı idi ama 50 kilo veren Cristian Bale aldı ayrı konu,ki kendisini de çok severim ilerde anlatırım.Adam nihayet kral oluyor ve ingiltere savaşa girecek,bunu yazıyorum zira tarihsel bir gerçek filimin sonunu söylemek değil bu,tarihi görünce anlarsınız zaten,ve bi konuşma yapması gerekli.İşte iş oraya gelinceye kadar adamın yaşadığı zorluklar,hocasının tuhaf yöntemleri,karısının desteği,ki bu da namı değer Marla oluyor Fight Club'den,gibi gibi...

Bir de söylemeden geçemeyeceğim,filime adını veren sahne yani kralın konuşması sırasındaki müzik seçimi de inanılmaz olmuş.Beethoven'ın 7. sefonisi çalıyor,Kouhei Tanaka yorumu ile.Çok beğendim.

Filim cidden güzel.İngilterenin sürekli kapalı ve gri havası durumun vahameti ile birleşince,bi de yönetmen güzel gösterince bize bunu hoş bi manzara çıkıyor ortyaya.Tavsiye ederim kuvvetle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder