17 Temmuz 2012 Salı

BEING FLYNN

2012 yapımı Being Flynn isimli filmi anlatıyorum.
Flynn olmak şeklinde çevrilebilecek olan (Flynn soy isimiyle) filmimiz Robert de Niro'nun filmlerine hayır diyememem şeklinde vizyonuma girmiş ve sayfama aktarılmış bulunuyor.New York ya da ona benzer bir yerlerde geçen filmde Robert De Niro'ya Paul Dino başrolde eşlik ediyor.Bu Pual Dino isimli genç oyuncu,aslında pek de genç değil zira 1984 doğumlu,daha evvelinde The Good Heart filmiye oldukça ilgimi çekmiş ve The Will Be Blood ile iyice hafızama kazınmıştı.Yapılış sıralamaları tersi olsa da ben bu sırayla izledim.
   Velhasıl afişindeki zerafet,güneşin ters ışık olarak vuruşu,bir ilgimi çeken bir de hayranlık duyduğum oyuncu bir de özeti okuyunca kulağa iyi gibi gelen bir senaryo olunca izlememezlik edemedim.
   Jonhatan Flynn (Robert De Niro) Nick Flynn 'ın (Paul Dano) hiç görmediği babasıdır.Velet küçük iken baba evi terk eylemiş bir daha da dönmemiştir.Annesi de bunu tek başına büyütmüştür.Bu süre boyunca da Jonhatan oğluna sürekli mektuplar göndermiş ve bu mektuplarda kendisinin acayip bir yazar olduğunu ve ilerde klasik olacak bir kitap yazdığını,çok yakında başyapıtını tamamlayıp adını duyuracağını söylüyor.Tabi çocuklar büyüyünce küçüklüğünde nelere inandıklarına çoğu zaman hayret etmişlerdir.Bizim çocuk da neticede büyür haliyle ve babasının it kopuk bir yalancı olduğunu keşfeder.Lakin Baba yazar olduğu konusunda oldukça ısrarcıdır.Adamın ısrarı sadece bu konuda değildir,genel olarak ısrarcı,inatçı,hatta yüzsüz gibi çazgır gibi bir şeydir.
   Keskin sirke küpüne zarar derler ya işte ondan oluyor,Jonhatan kendini evden kovdurtuyor, fazlasıyla açık sözlü ve hırçın olduğu için de eski dostları da ona sırtını dönüyor ve ortada kalıyor.Son çare olarak oğlunu arıyor.Ama sadece eşyalarını taşımasına yardım etmesini istiyor.Yıllar sonra gelen bu tuhaf telefonla sarsılan Nick'in zaten henüz rayına oturtamadığı hayatı tamamen alt üst oluyor.
   Bir çok klasik romanda gördüğümüz baba nefreti konusuna bir giriş mi yapılacak gibisinden bir beklenti oluşturdu bende ama beklentilerim boşa çıktı. (Karamazov Biraderler)
   Adam fazla gururlu ve asi,çocukta babaya karşı bir öfke ve uyuşturucu eğilimi,pisliğe batmış hayatlar ve bir beklentisizlik içinden doğan bir papatya...(ne papatyası bu şimdi ben de bilmiyorum,içimden geldi işte.)
   Netice olarak filmin başında bende uyandırdığı derinlik ve beklentiyi karşılayamadı ise de nispeten naif bir film.Sakin bir akşam vakti huzur içinde izlenebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder