17 Nisan 2011 Pazar

THE GOOD HEART (İYİ YÜREK)

2010 yapımı The Good Heart filmini anlatıyorum.Bu filmi izleyeli bir ay kadar oldu.Aslında şu afişe bakarak hemen izlemeye karar verdiğim bi filmdi.Çok severim kasvetli,tozlu ahşap ağırlıklı loş ortamlarda geçen filmleri.Toz hariç öyle yerlerde takılmayı da severim gerçektede.İzlediğim versiyonunun kalitesi mi düşüktü bilmiyorum ama genel olarak filmin görünü mü de afiş gibi zaten.Bunlar artı puanlar tabi benim için.Sizi bilmem.Büyük ihtimalle değildir sizin için.

Başrolde Poul Dano adında gençce bi kardeşimiz oynuyor ki bu eleman da bi artı puan benim değerlendirmemde filmi.Eleman bi tuhaf.There Will Be Blood filminde fark etmiştim kendisini ilk, zaten gözden kaçacak gibi de değildi.Biraz abartılı da olsa iyi oynamıştı.Adamın fiziksel yapısı gereği hastalıklı tipleri oynamak konusunda doğal bir becerisi var.Bir rahatsızlığı olabilir bilemiyorum ama bana Messi'yi andırıyor ki onda da gelişim bozukluğu gibi bir hastalık vardı yanılmıyorsam.

Karekterin adı Lucas.Lucas bilmediğimiz bir nedenden sokakta yatıp kalkan,işsiz güçsüz ama zararsız da bi elemandır.Bu hayatının bir tercih olduğu kanısına vardım ben.Felsefi bir duruş sergiliyor olabilir.Kinik bir yaşam tarzı benimsediğini düşündüm bir an,Diyojen falan...derken baktım film akıyor,düşünmeyi bıraktım bu konuda.Neyse eleman intihar ediyor yaşadığı çöplükte,bir şekilde hastanede açıyor gözlerini.Kurtarıyorlar,yaşama dönüyor.O sırada Jacques ile tanışıyor.Jacques inatçı,insanları pek sevmeyen,alışkanlıklarının bozulmasından nefret eden,bencil ve umursamaz bir insandır.Kendisiyle hastanede tanışır Lucas,çünkü Jacques yine bir kalp krizi geçirmiştir.Kötü bir kalbi vardır ama sigara içki gırla gidiyordur.Jacques Lucas'ı yaşadığı ve sahip olduğu bara götürür ve burda kendisine yarımcı olmasını ister işlerde.Bu iki karekterin hayatları kesişmekle kalmamış birleşmiştir artık.Devamını anlatmayacağım izlemek isteyenler için tabi ki.

Filmde ilgi çeken şeylerden biri de Lucas karekterinin yaşama bakışıdır.İntahardan ve hayata dönüşünden sonra bu bakış değişmiştir tabi.Zaten intahardan öncesini pek bilmiyoruz ama tahmin edileceği gibi olduğundan daha kayıtsızdır yaşmaya karşı.Tuhaf bir karekterdir kısaca.Jacques ise zıt bir yapıdadır.Çıkar odaklı davranan,karar almada esnaf pratikliğine sahip kısaca bu dünyanın adamıdır.Ancak bu yanlız adam bu kadar çabanın ne için olduğunu sormalıdır bi yerde kendine.İyi yaşamak için gerçekten bu kadar zorlamak gerekiyor mudur ? Bu kadar bencil olmak bize ne getirir nihayetinde ? Belki de ihtiyacı olan tek şey sinirini bi kenara bırakıp biraz sakinleşmektir. gibi gibi..karekterlerde değişimler gözlenir.Filmin sonunu tahmin etmek kolay ama tahmin etmeyin güzelce izleyin bence.Daha önce de dediğim gibi önemli olan sadece son değildir.Oraya nasıl varıldığıdır.

Filmi ben beğendim.Güzel ve güneşli bir pazar günü izlenecek film değil söyleyim.Sakin bir akşam vakti ayaklar uzatılıp neskafe eşliğinde,karekter tahili yapılarak izlenecek hoş bir filmdir.Çok da derinlemesine incelemeler değil tabi bunlar ama ilginç diyologlar ve sahneler var özellikle takıldıkları bara gelen müşteriler enteresan.Kemik bi kadro var,hep aynı elemanlar takılıyo barda.Orda da bir kaç tuhaf karekter var ama sona geldik onu anlatmayım.

Sonuç: Tavisye ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder