3 Nisan 2011 Pazar

THE SALTON SEA

Sanırım Türkçeye adı Salton Denizi olarak çevrilmiş olan 2002 yapımı bir filmi anlatıyorum şimdide.Yanlış anlaşılmak istemem.Filmlerin orjinal isimleri ile arşivlediğim için ve filmlerin isimleri herzaman türkçeye tam karşılığı olarak çevrilmediği için,doğal olarak,kimi zaman gerçekten bilmiyorum türkçe isimlerini.Neyse bunu da söylemiş oldum.İyi oldu.Zira bir kesim insan ki bunlar entellektüel açıdan kendilerini üstün göstermek için türkçelerini bildiği isimlerin bilerek ve özellikle vurgulayarak,ingilizcelerini kullanıyorlar,adamın asabını bozuyorlar.Bunu yaparak sadece ingilizceye hakim olan bir embesil olduğunu kanıtlayabilirsin sevgili dostum.Burdan da sana selam olsun.

Bu atarlı girişten sonra filme geçeyim.Ben gerçekten bu filmi severim.Nedenlerimden biri Val Kilmer'ın iyi bir oyuncu olduğunu düşünmem.Diğer nedenim ise; Uyuşturucu,silah,mafya,bozulmuş polis teşkilatı,aşk,psikoloji gibi temaların hepsini bir arada kullanıp,eline yüzüne bulaştırmamış bir film olmasıdır.Bazı düz kafalı yönetmen ve yapımcılar ne kadar fazla ilgi çeken konu eklersek o kadar güzel film olur diyerekten bu öğeleri bi güzel çorba yapıp içirtmeye çalışırlar bize.Ama bu öyle değil.

Filmleri sadece senaryo bazında değerlendirip onları matematik problemi haline getiren biri değilim ama bu sefer o açıdan bakıcam olaya.Şunu söylemeliyim ki,filmde gözüken bütün karekterler,bütün ayrıntılar bir şekilde senaryonun bütünlüğü içinde bir nihayete vardırılmış.Hiç bir karekter çıkarılamaz senaryodan,hiç bir ayrıntıya olmasa da olmaz diyemem şahsen.Bu açıdan gerçekten etkileyici.

Simgesel anlatımlardan bahsedecek değilim zira çok fazla var,oraya girersem yazı bayaa bi uzar,gerek yok gibi sanki.Son bir ayrıntı daha...

Film sonundan ip ucu vererek başlıyor.Fight Clup,American Beauty veya kitap severler için Karamazov Kardeşler gibi.Dediğim gibi amaç sonun öğrenmek değildir bir eserde.Son sayfayı açıp okumak kadar kolay olurdu herşey.Önemli olan geçirilen evreler ve varılan neticeye nasıl varıldığı.Yani kaliteli eserlerde durum budur.Sadece sonunundaki süpriz için yapılmış filmler de var.Ama ben onları anlatmıyorum.Çünkü ben Film Anlatıyorum diyerek sloganımı da vereyim.

Tam olarak fotorafını koyduğum bu sahnede Val Kilmer(Danny Parker ve/veya Tom Van Allen,zira ortada bir kişilik karmaşası vardır.Ama öyle fight clup tadında şizofrenik bi durum değil)bir aydınlanma yaşar.Aslında sadece hatırlar.Bize içine saplandığı uyuşturucu batağının tarihinden eğlenceli bir şekilde bahsettikten hemen sonradır bu.Gayet hoş bir başlangıcı var.Girişin önemi yadısınamaz.

Fark ettim de filmin gidişatından bahsetmedim.Danny Parker filmin ilerleyen dakikalarında bize yavaş yavaş anlatılan bir sebepten ötürü polislerle iş birliği yapan bir,nasıl desem,''keş''tir.Ortamlarda takılır,uyuşturucu satıcılarına gider bişiler alır,sonra onları polise satar,polis illegal şekilde cukkasını alır,buna üç buçuk koklatırlar.Ancak kendisi asla bu şekilde kişilerle bu şekilde işler yapacak biri değildir.Çünkü onun herkesten sakladığı bir sırrı vardır.Bunu da bize düşük dozlarda yavaş yavaş verir film,basit ve eğlenceli bir bulmaca gibi.

Dediğim gibi simgesel anlatımlara yer verilmiş.Sahneler oldukça hoş.Oyunculuklar iyi.Herşey iyi,hoş güzel...Biraz uzattım sanırım bu sefer.Buraya kadar gelenlerin sabrına müteşşekirim.

Sonuç;tavsiye ederim.İzleyiniz.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder