18 Nisan 2011 Pazartesi

HE GOT GAME (Oyunun Hakimi)

A Spike Lee Joint yazısı ile başlar filmimiz, her filmi gibi yönetmen Spike Lee'nin.Spike Lee sıkı bir NewYork Knicks taraftarıdır ve Nba'da playoffların başladığı şu sırada kendisini en ön koltuklarda görebiliriz her Knicks maçında.Amerika'da gayet meşhur bir şahısdır kendisi.Genellikle kenar mahalle kültürü,zencilere yapılan ikinci sınıf muamele ve Basketbol üzerine filmleri meşhurdur.Yanısı sıra 25. Saat ve Inside Man gibi farklı türdeki filmleri de mevcuttur.Özellikle 25. Saat'e bir ara değinmeliyim.Sevdiğim filmlerdendir.
Başrolde Denzel Washington ve şu an Boston Celtics'de profesyonel basketbolcu olan Ray Allen oynuyor.Afişte konu gayet güzel özetlenmiş.The Father,the son and the holy game.(Baba oğul ve kutsal ruh üçlemesini,baba oğul ve kutsal oyun şekline getirmişler,gayet güzel olmuş) Jake (Denzel Washington) Jesus'ın (Ray Allen) babasıdır ve Jesus'a basketbolu öğreten de o dur.Fakat araları kötüdür.Anneleri öldükten sonra kız kardeşine tek başına bakmıştır Jesus.O sırada babası ise hapistedir.Çünkü annelerinin ölümünden o sorumludur.Jesus bu sebepten dolayı babasını hiç aaffetmez.Tabii ki bu süreç Jesus'u oldukça olgunlarştırmıştır.Yıllar sonra Jake'i şartılı şekilde salıverirler.Tekrar hapise dönmemesi için önüne konulan şart ise oğlunu bilmem ne kolejine gitmesi için ikna etmesidir.Jesus lise basketbol takımında oldukça dikkat çekmiştir,çok büyük bir yıldız olması bekleniyordır ve Amerika'da böyle tipleri kolejler almak için sıraya girerler.Çünkü bu çocuklar birer değerdir kendileri için,okullarının reklamıdır.Ayrıca Kolej Basketbol Ligi'nin Amerika'da seyirci ortalamaları inanılmazdır.Gayet populerdir yani.
Velhasıl kelam herkes Jesus için kendi planlarını yapmışdır.Paranın kokusunu alan bütün eş dost Jesus'un aklını çalmak için bi yerlerden para almışlardır.Ancak Jake onlardan farklıdır.Çünkü o ,bu işi para için değil özgürlüğü için yapıyordur.Peki sadece babası olmak yaptığı bütün kötülükleri unutturup,Jesus'un onun için hayatının en önemli kararını onun istediği şekilde yapmasına yetecek midir ?
Jesus sadece yaşadığı kötü mahalleden değil aynı zamanda bu çirkinliklerden kurtulmanın tek yolunun yine basketbol olduğunu bilmektedir.Ama bir tercih yapmalıdır.Baskı inanılmaz büyür.
Film NewYork'un Coney Island denilen bir bölgesinde geçiyor.Yaşadıkları ve yer göz önüne alarak bu film ünlü basketbolcu Stephan Marbury'nin hayatını anlattığını söyleyenler de var.Marbury'nin bir dönem Newyork Knicks forması giydiğini de düşünürsek Spike Lee'nin bunu yapabileceği düşünülür.
Bu arada eklemem gerekiyor Ray Allen filmde gözüktüğü kadar büyük bir basketbolcu değildir ama iyi oyuncudur.Burda görüyoruz ki aktör olarak da gayet başarılı.Tabi daha önce böyle bir deneyimi olmayan bir basketbolcu için başarılı.Yoksa genel olarak bakıldığında çok da iyi değil.
Basketbolla ilgili hoş bazı ayrıntılar da mevcut filmde.Birini anlatayım.Jesus adından memnun değildir.Çünkü küçükken mahallede çocuklar bununlar dalga geçmişler.Jesus İsa demektir.''Jesus save us''(isa bizi kurtar) gibi ilahi sözler söyleyerek sürekli alaya alırlar bunu.Bu da babasına neden adını Jesus koyduğunu sorar,babası hapisten çıkıp onu ikna için geldiği görüşmelerinin birinde.O anda söylemez ama bir sonraki görüşmelerinde kafadan anlatmaya başlar:
-Bütün zamanlarda en seviğim oyuncu Earl Monroe'dur (60 lı yılların sonunda inanılmaz işler yapmış,döneminin en iyi basketbolcularından biri,halen adı saygıla anılır Nba aleminde) takma adıyla Earl The Pearl çok iyi oynardı,bilmem kime bilmem kaç sayı atmıştı...falan filan anlatır.
-Earl Monroe sokakta oynarken ona ne derlerdi biliyor musun ? Ona Jesus derlerdi.Çünkü öyleymişcesine oynardı.Daha sonra medya ona Black Jesus (siyahi isa) demeye başladı.Sanki İsa gerçekte zenci olamazmış gibi önüne ''siyah versiyonudur'' etiketini yapıştırdılar ama olsun
Burda Spike Lee'nin yorumunu görüyoruz.Gerçekten hoş.
Son olarak Soundtrack'e değinecem.Müzik seçimleri gerçekten güzel.Özellikle filmin ana müziği ,filmin sonunda tamamı da çalıyor yazılar akarken,Public Enemies'den He Got Game,filmle aynı isimdeki şarkı.Film mi şarkıyla ismini verdi yoksa şarkı mı filme bilmiyorum ama güzel uymuş.Şarkı da Jefferson Airplane'in Stop Children What's That Sound isimli şarkının uyarlmasıdır.Orjinal olarak da Lord of War filminin giriş müziği olarak kullanılıyor.Bu filmdeki versiyonunu da alta ekledim.Onu da tavsiye ederim.
Sonuç.Basketbola gönül vermiş, hele de benim gibi 90'lı yıllarda da takip ediyorduysanız kuvvetle tavsiye ederim.Bu sporla çok da alakadar olmayan izleyiciye de film olarak güzel olduğunu söyleyebilirim.Tavsiye ederim,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder