25 Nisan 2011 Pazartesi

HARRY BROWN

2009 yapımı Harry Brown filmini anlatıyorum.Filmin ve adamın adı olan Harry Brown'dan da anlaşılabileceği gibi,Mr and Mrs Brownların memleketi(en azından biz öyle öğrendik lisede)İngiltere'de geçen bir film.Daniel Barber diye bi yönetmenin işiymiş,tanımam kendisini ama iyi iş çıkardığını söyleyebilirim.
Başrolde Micheal Carine oynuyor.Adını bilmezdim orda burda yancı olarak sıkca görülen bir beyfendi.Özellikle Batman'ın sağdık uşağı ve Batman'in deyimi ile sahip olduğu tek ailesi Alfred olarak tanınır.Batman The Dark Knight,Batman Begins,Prestige,Children of Men,Inception gibi yüksek hasılatlı filmlerde orda burda gözükür.Ayrıca iki Oskarlı bir oyuncudur.Zaten baktın mı belli oluyo tipten,''Tecrübeli aktör,yaşlı kurt,genç ihtiyar'' falan filan...Daha fazla tiğe almadan filme geçeyim.
Olay İngiltere'nin söylenmeyem bir kentinin varoşlarında geçiyor.Tabi bizim varoş denince aklımıza gelen manzaradan biraz farklı orda varoşlar.Yüksek apartmanlar,tertemiz ve geniş kaldırımlar,parklar bahçeler falan muazzam.Ama insanı pis sadece.Bizim varoşları o hale getirseler psikolojik nedenlerle,suç yüzdesi yarı yarıya iner diye düşünüyorum.O kadar düzgün sokaklarda insan kendine bi çeki düzen verir ister istemez.Bi önünü ilikler belki de.Belki de yapmaz bilemiyorum.Denemek lazım ama.İşe yarayabilir.Yani kavga etmeye gittiğinizi düşünün ona buna küfrediyorsunuz,yanlışlıkla bi restoranta giriyorsunuz.Klasik müzik çalıyor,herkes smokin giymiş.Bi düzeltirsiniz kendinizi,sesiniz bi alçalır,geçiçi de olsa bi bi kibarlık takınırsınız.Etkisi vardır muhakkak.Tabi bu örnekte insan etkisi ve baskısı da var ama sadece ortam bazında bakılınca da etkisi yok sayılamaz.
Baştan alıyorum.İngiltere'nin,töhmet altında bırakmamak için söylenmeyen bir kentinin varoşlarında yaşamaktadır Harry Brown.Kendisi,bizim değimimizle askerliğini komando olarak yapmıştır,savaş zamanı kelle almıştır...Yani filmde söylediği gibi eski bir''Marine'' (deniz komandosu) 'dur.Bunu başta söylemez tabi.Harry oldukça yaşlanmıştır.Artık huzurlu bir hayat yaşıyordur.Emekliliğinin tatını çıkarıyordur.Sokaklar da itten serseriden geçilmiyodur ama,hergün bi cinayet,bi silah ya da uyuşturucu ticareti,hep bi vukaat yani.Hatta bazılarına da şahit olmaktadır Harry ama etliye sütlüye karışmaz.Tek aradığı huzurdur.Bunun da yine yaşıt bi kankası vardır.Bunla gidip satranç oynarlar mahallenin birahanesinde.Tabi bizde kıraathaneye tekabul ediyor bu.Yanlız bunlar çay yerine bira içiyorlar, o da kültür farkı diyelim.Neyse bunun kanka bi gün dellenir mahallenin serserilerine,çünkü sürekli sataşıp pis şakalar yapıyorlardır kendisine(posta kutusuna köpek dışkısı atmak gibi).Yani espiri anlayışları da şahanedir.
Bir gün Harry'nin kapıya polis dayanır,derlerki senin kanka öldü,mahallenin itleri öldürmüş gece.Elemanları tutuklarlar fakat kanıt bulamazlar ve serbest bırakırlar.Bunu duyunca Harry'nin o saat kayış kopar.Yeminini bozar.Artık polise güvenemez.Kendi işini kendi yapmaya karar verir.Filmin afişinde de yazdığı gibi (Every man has a breaking point) ''Her adamın bir dayanma noktası vardır''.İşte o noktaya varmıştır Harry.Bardağı taşıran son nokta budur.Harry hergün hastanedeki karısını ziyaret ederken serserilerle karşılaşmamak için sabırla yolunu değiştirmiştir ama daha fazla buna katlanmayacaktır.
Harry önce izler,analiz eder ve harekete geçer.Yerel,maskeli bir halk kaharamının işi gözüyle bakar medya Harry'nin yaptıklarına.Polis onu aramaya başlar,kötü çocuklarda,şehirde kaos ortamı oluşur.Fazla anlattım bu sefer galiba.Bu kadarı yeterli senaryoyla ilgili.
Bir anda iman gücüyle çocuklarının,eşinin,bilmem kimin intikamını alcam diye bütün şehri yakıp yıkan inanılmaz planlar yapan üç beş kişiyi aynı anda döven emekli komando filmlerinden değil.Onu da atlamadan söyleyim.Olaylar gayet mantıklı ve makul.Bu açıdan da güzel.
Sonuç: İzlenir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder